Boğaziçi’ne açılan bir vadi içinde kurulu Kuzguncuk’un eski adıyla açılan Kosinitza, İtalyan Trattoria tarzı ile sıcak bir atmosferde, birbirinden lezzetli yemek seçenekleri sunuyor.
Semtin özgün dokusunu oluşturan dar sokaklarda yükselen sıra evlerden birinde açılan Kosinitza’nın menüsünde, Enginarlı Levrek, Mantarlı Ton Balığı Sote gibi İtalyan antipasti büfesindeki deniz mahsülleri ağırlıklı soğuk mezelerin yanı sıra, Balık Çorbası, Deniz Mahsulleri Pilavı, Levrek Sarma Fırında gibi özel tariflerle yapılan yemekler yer alıyor.

KARAKÖYÜM Restoran; Galata Kulesi, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultanahmet Camii’nden Boğaz’a kadar uzanan geniş yelpazenin lezzetiyle damak lezzetini buluşturmaya özen gösteriyor. Kenti farklı bir bakış açısından izleyenlere, onu yeniden keşfetme şansı tanıyor.
Hünkar beğendi, mantı, etli yaprak sarma, sakızlı muhallebi gibi bildiğimiz lezzetleri yeniden keşfetmemizi sağlıyor, sağlıklı ve doğru beslenme için gerekli koşullara uygun yeni lezzetlere kapı açıyor. Tüm bu özellikleriyle de kalabalık, gürültülü mekanlardan kaçıp, sakin, duyarlı gruplar için bulunmaz bir mekan oluyor.

İstanbul’da geleneksel Türk mutfağı denilince ilk akla gelenlerden biri Hünkar. Hünkar’ın aşçısı, iki kuşaklık bir aile geleneğini sürdüren Feridun Ügümü.
Restoranda camlarda yarım dantel örtüler salona sıcak bir hava katıyor. Sağa sola serpiştirilmiş İznik çiniler, bakır mutfak eşyaları, tavandaki kalem işleri ve lokantanın simgesi bembeyaz örtüler ahşabın sıcaklığında buluşuyor. Zaten camdan dışarı bakınca da minik bir yeşil ada etrafınızı örtüyor.